Her yıl milyonlarca okuyucu, akademisyen ve yayıncıyı bir araya getiren Kahire Kitap Fuarı, 2025 yılında da kültürel ve entelektüel zenginliğiyle dikkatleri üzerine çekti. Ortadoğu’nun en büyük ve en eski kitap fuarlarından biri olan bu etkinlik, genel kitap kategorisinde Frankfurt’tan sonra dünyanın ikinci, Arapça kitap kategorisinde ise dünyanın en büyük fuarıdır. Bundan dolayı dünyanın dört bir tarafında, özellikle Arapça kitap takipçilerinin dört gözle beklediği modern bir panayırdır. Duyurusu yapılan kitaplar arzı endam etmek için bu şöleni bekler. Yayıncılar yenice bastıklarını satmak, kitap meraklıları ise sene boyu biriktirdikleri paraları ilim yolundaki sermayelerine yenilerini eklemek için şen çocuklar gibi fuarın yolunu tutarlar…
Bu yıl 56.sı düzenlenen Kahire Kitap Fuarı, beklentilerin üzerinde bir katılım ve etkileşim sağladı. Mısır Kültür Bakanlığı resmi verilerine göre bu yıl fuara toplamda 5,547,970 kişi katıldı. Bu rakamın 2024 yılında 4,785,539 olduğu göz önüne alınacak olursa yaklaşık %14’lük bir artışın olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca kitap satışı için gelen yayıncı sayısı da geçen yıla göre artış göstermiş 1400 yayınevi bu sene katılım sağlamıştır. Fuarın bu yılki teması “Bilginin Geleceği ve Kültürel Sürdürülebilirlik” olarak belirlenmiş. Dijitalleşen dünyada yayıncılığın rolü üzerine birçok panel ve etkinlik düzenlenmiş.
Fuar, toplamda 6 holden oluşan geniş bir alanı kaplamaktadır. Fuar alanı 2019’da Nasr City’deki geniş bir alana taşınmış. Önceki yere kıyasla daha modern ve düzenli olduğu söylenebilir. Ancak her ne kadar yeni de olsa maalesef bina düzeni anlamında hala eksikler bulunmakta. Örneğin binlerce kişinin geldiği böylesi bir yerde mescit yetersizliği yüzünden insanlar kenarda-köşede namaz kılmaya çalışıyordu. Ayrıca dinlemek için alanlar da oldukça kısıtlıydı.
Her bir hol içerinde onlarca yayıncı olduğu düşünüldüğünde, tamamını gezmek için geniş vakte ihtiyaç olduğu vurgulanmalıdır. Örneğin biz, sadece bir holü sabahtan akşama kadar gezerek 2 günde ancak bitirebildik. Yani Türkiye’deki fuarlarla kıyaslanmayacak kadar büyük olduğunu bilmek gerekiyor. O yüzden detaylı gezmeyi düşünüyorsanız vaktinizi ona göre ayarlamalısınız. YouTube kanalında paylaşacağımız videolar daha iyi fikir verebilir.
Nukkâd Hadis Akademisi – YouTubeBinalar ilgi alanlarına göre dağılım göstermektedir. Örneğin 3 ve 4. hollerde ağırlıklı olarak İslamî yayınlar yer almaktadır. 1 ve 2’de modern dönemde yazılmış kitaplar bulunmakta. 5 ve 6 ise ikinci el kitapların satışa sunulduğu hollerdir. Modern dönemde yazılmış ve çok okunan kitapların olduğu 1 ve 2. hollerdeki yoğunluk ve gençlerin (20-25 yaş civarı ve altı) özellikle bunlara ilgi göstermesi dikkatimiz çekmişti. Aslında Türkiye’deki kitap okuma oranlarına dair verileri düşünecek olursak pek de bir farklılık yok. İslamî ilimlere dair kitapların olduğu 3 ve 4. kısımda çoğunlukla orta yaştakiler (25 ve üstü – 45 yaş) oluşturmaktaydı.
Peki bir ilim talebesi kitap fuarına gitmeli mi? Gidecekse niçin gitmeli? Bu kadar çabaya değer mi? Sorularına cevap vermeye çalışalım.
Öncelikle ilim talebesi derken, hangi yaş ve unvan olursa olsun içinde ilim öğrenme heyecanı taşıyan kimseleri kastettiğimi belirtmeliyim. Buradan yola çıkarak şöyle ilim tarihimizi gözümüzün önüne getirip düşünelim. Sadece tek bir hadisin kaynağını öğrenmek için yolculuk yapan sahabîler ve bunu meslek haline getiren ilim erbabının nice rihleler yaptığını hatırlayalım. Tarih boyunca ilim öğrenme derdini taşıyan birçok kimse, kendi yaşadığı yerle yetinmeyip başka beldelere bu yolculukları yapmıştır. Heybelerine ilmi, azık edinen bu kişiler hem kendi dönemlerine hem de sonraki dönemlere kandil olmuştur.
Kitap fuarına gitmek için temelde iki sebep olduğu ifade edilebilir. Yeni çıkan eserleri yerinde görmek ve uygun fiyatlı olanları edinmek ilk akla gelen sebeptir. Duyurusu yapılan kitaplar zaten Türkiye’ye geleceği düşünülebilir. Bu genel olarak doğru olsa da tüm kitapların duyurusu yapılmadığı ve fiyat olarak da önemli ölçüde fark olduğu düşünüldüğünde Kahire kitap fuarına gitmenin önemi göz ardı edilemez. Nitekim özellikle Mağrip (Fas, Cezayir, Tunus) bölgesindeki eserlerin birçoğunun sadece fuarlarda görüldüğü söylenmelidir. Arapça neşriyatı takip etmeye çalışan biri olarak, fuarda gezerken duyurusu yapılmayan birçok eseri gördüğümü ifade etmeliyim. Bunlardan çoğu da Mağrip bölgesinden gelen eserlerdi. Ayrıca fiyat olarak da önemli farklar olduğu vurgulanmalıdır. Çünkü yayıncılar satmak için getirdikleri kitapların fiyatını, fuarın olduğu ülkenin ekonomik durumuna göre belirliyorlar. Mısır’daki iktisadi durum kitap fiyatlarının daha uygun satılmasına imkân vermektedir. Bundan dolayı Kahire kitap fuarındaki kitap fiyatları genel olarak uygundu.
İkinci sebep ise, farklı yerlerden gelen ilim talipleri ve hocalarla buluşma imkanı olmasıdır. Genel olarak Türkiye’de kitap fuarı kültürü (özellikle Arapça açısından), henüz gelişim aşamasında olduğu için çoğumuz bu sebebi tam kavramıyor. Yukarıda da ifade ettiğim gibi fuarlar, modern dönemin panayırı mesabesindedir. Dünyanın dört bir yanından gelen ilim insanları bu şölende buluşup hasbihal etme imkanına sahip olmaktadır. Çünkü ilim, sadece masa başında yazılıp çizilen değil, yaşayan canlı bir organizma gibidir. Bilgi ağlarını artırdıkça bu canlı organizma gelişir ve neşvünema bulur. Tarih boyunca da bunu yapabilenler ufku açık ilim insanları haline gelmiş ve böylece daha faydalı olmuşlardır.
Bütün bunlar göz önüne alınacak olursa gerçekten ilim derdi taşıyan her ilim talibinin fırsat kollayıp Kahire kitap fuarına gitmesi yerinde olacaktır. Sadece afişini görmekle yetindiği kitaplara dokunacak, imkanı ölçüsünde satın alacak ve farklı beldelerden aynı amaçla gelen birçok ilim talibiyle muhabbet kurarak ilim yolculuğuna devam edecektir. Peki Kahire kitap fuarına gitmek isteyen birini neler bekliyor, yol haritası nasıl olmalı?
Gün ışığının zorla sıyrılıp girdiği otel odasında cumartesi sabahına uyandılar. Hızlı şekilde hazırlanıp yola koyulmaları gerekiyordu. Önceki gün hem yol yorgunluğu hem de Kahire’nin yoğun temposu onları oldukça yormuştu. Ama kitaplara kavuşma hayali daha baskın gelmiş, şu an bunları düşünerek yüzlerinde tebessümle işe koyulmuşlardı. Fuar sabah 10’da açılacağı için 9.30 gibi otelden çıkmaları lazımdı. Emin, her türlü olasılığı düşünerek ilaç, kuruyemiş, su, bisküvi ile dolu büyük bir çanta hazırlamıştı. Mücahit küçük çantasıyla Emin’e takılmadan edemiyor ama fuarda ona ihtiyacı olacağını da biliyordu. Bakla, yumurta, muz ve çaydan oluşan kahvaltılarını yaptıktan sonra fuara gitmek için uber çağırdılar. Çünkü Mısır’da taksi fiyatları oldukça değişkendi ve her taksici kafasına göre fiyat belirleyebiliyordu. Taksicilerle sürekli kavga etmemek için uber en iyi çözümdü. İlerleyen günlerde de aynı yöntemi kullanarak seyahat ettiler. Kaldıkları otelin binası 200 yıllık olmasına rağmen merkezi yerde konumlanması çok işlerine yaradı. Hah evet çağırdıkları taksi de gelmişti zaten. Otelden fuara yaklaşık 20 km mesafe vardı. Taksiciye inerken 130 cüneyh (90 tl yaklaşık ödediler) öderken seviniyorlardı.
Girişteki kalabalığı görünce şaşırmışlardı. Kişi başı 5 cüneyhe (3,5 tl) giriş bileti alıp içeri giriş yaptılar. İlerleyen günlerde her girişte aynı ücreti ödemişlerdi. Hemen 4.üncü hole yönelip kapıdaki afişten içerde hangi yayınevleri olduğuna baktılar. Öncelikle almaları gereken bazı kitaplar vardı. Holden giriş yapınca gördükleri manzara karşısında nefesleri kesildi ve öylece kalakaldılar… Tüm gezi boyunca o an hep hatırlarında taze kalacaktı. Sağlı sollu onlarca yayınevi ve yüzlerce kitap… Kapının eşiğinde durdukları için gelen geçenlerin dokunmasıyla ancak kendilerine gelip hedefledikleri yayınevlerine koşturdular. Merkezu İhsan yayınevi ilk duraklarıydı. Suud merkezli bu yayınevi Türkiye’ye çok az geliyor, geldiğinde ise hemen kitapları bitiyordu. Öncelikle almaları gereken Kıssatu Hayati’l-Buhari, Siretu’l-İmam Malik, Ardu Tahricu’l-Hadis gibi kitapları hemen aldılar. Merkezu İhsan yayınevi diğer yayıncılara göre daha pahalı olmasından dolayı bu kitaplara baya para verdiler. Ama olsundu, rihle amaçlarının bir kısmı gerçekleşmişti. Sevinçten, verdikleri paranın çok olduğunu bile sonradan anlayacaklardı. Daha sonra başka yayıcıları gezmeye koyuldular. Risale Naşirun, Daru’l-Muhaddis, Daru’l-Mirac, Daru’l-Feth gibi kitapçıları ellerinde kameralarla dolaştılar. Türkiye’de gelmeyi isteyip fırsat bulamayanlar için tanıtım kitap tanıtımı yapmayı düşünüyorlardı. Rihlenin bir başka amacı da buydu onlar için. Fuarda genel olarak Ürdün, Lübnan, Mısır, Suudi Arabistan bölgesinden gelen yayınevleri ağırlıktaydı. Az sayıda Tunus, Fas ve Türkiye’den gelenler de vardı. Özellikle Tunus ve Fas kitapçılarının fiyatları yüksekti. Bunda dolayı almak istedikleri kitapları belirleyip son gün tekrar gelmeyi kararlaştırdılar. Yorulduklarının farkına varınca mola verip mescit olmadığı için bir köşede namazlarını kıldılar. Emin, çantasındakileri bir bir çıkarırken yaa gördün mü lazım olacak bunlar demiştim, diyerek haklı olmanın verdiği gururla kahvesini yudumladı. Hızlıca enerjilerini tazeleyip önceden sözleştikleri röportaja yetiştiler. Kıssatu Hayati’l-Buhari kitabının yazarı Ahmed el-Aktaş hocayla yeni kitabı hakkında verimli bir söyleşi gerçekleştirdiler. Ahmed el-Aktaş Hoca farklı bir biyografi yazdığını, amacının sadece Buhari’nin menakıbı olmadığını vurguladı. Kronolojik bir biyografi olduğunu ve böylece Buhari hakkında tutarlı bir çalışma olduğunu ifade etti. Ayrıca şu an Müslim üzerine de benzer bir çalışma yaptığının da müjdesini verdi. Tüm bunları kamera alan Emin ve Mücahit YouTube kanalında paylaşıp daha çok kişinin istifadesine sunmayı amaçlıyordu. Böylece bu rihlenin başka bir amacı daha yerine gelecekti. Saat 20.00 olmuş yani fuarın bitiş zamanı gelmişti. Akşam ne ara oldu anlamamışlar, dönüş yolcuğunu için taksiye binince uyuyakalmışlardı. Otele ellerinde kitaplarla dönüp kitapları izlemeye koyuldular. Hocalarının “selametle gidin, ganimetle dönün” duasını hatırladılar. Artık yemek vakti gelmişti…